ODTÜ öğrencileri: "Geleceğimiz için, sesimiz için, ülkemiz için sokaktaydık"
ODTÜ İşletme Bölümünden bir grup öğrenci eylemlerinin sadece bir itiraz değil, aynı zamanda bir çıkış yolu arayışı olduğunu Evrensel'e anlattı.

Fotoğraf: Evrensel
ODTÜ İşletme Bölümünden bir grup öğrenci
Son günlerde Türkiye'nin dört bir yanında yükselen öğrenci eylemleri, yalnızca bir siyasi figürün tutuklanmasına verilen tepki değil; yıllardır biriken adaletsizliğe, hayal kırıklığına ve görmezden gelinmeye karşı bir itirazdır. Bu hareketin kıvılcımını ateşleyen kurumlardan biri de, her zaman olduğu gibi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) oldu. ODTÜ bileşenleri olarak bu süreçte neden sokakta olduğumuzu, ne talep ettiğimizi ve nasıl bir ülkede yaşamak istediğimizi anlatmak istiyoruz.
Biz bu eylemlere politik kimliklerimizin ötesinde, bu ülkede artık bir gelecek göremediğimiz için katıldık. Türkiye'yi seviyoruz, burada yaşamak ve üretmek istiyoruz. Ancak karşımıza çıkan tablo; artan hukuksuzluk, keyfî yönetim anlayışı, liyakatsizlik ve ekonomik çaresizlik. Bu ülkeye inancımızı zedeleyen de bunlardır. Gelecek göremememiz yalnızca politik baskılarla sınırlı değil; yaşadığımız ekonomik çaresizlikle, yapısal adaletsizlikle iç içe. Bugün ODTÜ'de okuyan binlerce öğrenci geçinmekte zorlanıyor. Ancak mesele sadece yoksulluk değil; çabalasak da bir yere gelemeyeceğimizi bilmenin ağırlığı. Çünkü bu ülkede artık liyakat değil torpil, emek değil sadakat ödüllendiriliyor. Bizi bu topraklardan koparan şey ne köklerimizden kopma isteği, ne de ideallerimizden vazgeçme arzusudur. Bizi iten şey; emeğimizin değersizleştirildiği, gençliğin sistematik biçimde geri plana itildiği bu yapısal adaletsizliktir. Hayal kurmanın bile lüks sayıldığı bir düzende artık sadece umutsuz değil, öfkeliyiz.
"Hz. İbrahim'in kıssasındaki gibi tarafımızı belli etmek istiyoruz"
Bu öfkenin kaynağı siyasi kutuplaşma değil, hakikat arayışıdır. Hz. İbrahim'in kıssasındaki karınca gibi, biz de tarafımızı belli etmek istiyoruz. İktidar ya da muhalefetin çıkar mücadelesinde değiliz; adaletin tarafındayız. Yurt dışı imkânlarımız olsa da bu ülkeyi terk etmek istemiyoruz. Ama siyasetin –hangi kanattan gelirse gelsin– gençlere umut verememesi, bizi bu sokaklara çıkarıyor.
Türkiye'nin dört bir yanında yankı bulan bu hareket, yalnızca Ekrem İmamoğlu'nun mahkeme kararına değil; yıllardır biriken adaletsizliklere, susturulmuş basına ve baskı aracı hâline gelen yargıya karşı yükseltilmiş bir çığlıktır. "Hak, hukuk, adalet" söylemleriyle iktidara gelenlerin bugün bu değerleri yok sayarak gençleri bastırması, ülkenin geleceğini elimizden alıyor. Bu çelişki artık tahammül sınırlarını aşıyor.
ODTÜ Rektörünün tercihi suskunluk değil; taraf olmak!
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç her fırsatta "hukuk devleti" derken bizler hukuku yalnızca baskı aracı olarak tecrübe ediyoruz. Anayasal haklarımızı dahi savunmayan bir Adalet Bakanı, adaleti değil, keyfiyeti temsil eder. Hukukun en üstünde oturan kişi bile hukuksuzluğu normalleştiriyorsa, "hukuk devleti" sadece lafta kalır. Gerçek adalet artık sokakta aranıyor; çünkü saraydan çıkmıyor. ODTÜ Rektörü Ahmet Yozgatlıgil ise bu okulun seçilmiş değil, atanmış yöneticisidir. Geldiği günden bu yana öğrencilerinin değil, iktidarın sesine kulak vermiştir. Çadır kuran arkadaşlarımız gece yarısı gözaltına alınırken sustu. Gazla, kimyasalla, baskıyla karşılaştığımızda bir kelime etmedi. Sessizliği tarafsızlık değil, tercihti. Ve o tercih, baskının yanında yer almaktı.
Eylemimiz sadece bir tepki değil, çözüm arıyoruz!
Kampüsümüzde baskıya kapı aralayan bir rektör, ülkenin başında hukuku araçsallaştıran bir bakan varken sessiz kalmamız beklenemezdi. Bu düzenin iki farklı yüzü ile karşı karşıyayız. Ve biz, artık bu düzene boyun eğmeyeceğimizi ilan ediyoruz.
Yalnızca tepki göstermedik; düşündük, tartıştık, çözüm aradık. Bu ülkenin değerine inanıyoruz ama bu değerlerin nasıl tüketildiğini görmek bizi derinden yaralıyor. Bu düzenin değişmesini istiyoruz çünkü biliyoruz ki susarsak yarın biz de aynı sistemin altında ezileceğiz.
Şiddetle bastırılmak değil, sözümüzle var olmak istiyoruz. Ötekileştirmek değil, duyulmak istiyoruz. Geleceğimizi belirleyen kararlarda söz sahibi olmak istiyoruz. Çiçek uzattığımız devletten şiddet değil, birlikte yaşanabilir bir hayat talep ediyoruz. ODTÜ'den yükselen bu kıvılcım büyümeli.
Evrensel'i Takip Et